Resim
Elli yıl önce, babama bir insan resmi çizmesi için eline bir kağıt vermiştim. Okuma yazmayı kendi kendine öğrenmiş bir Anadolu aydınıydı. Köyümüzde ilk okul yoktu ama, beni karşı köyde okula gönderecek kadar hayatı gören bir insandı.
3 yaşındaki çocukların çizdiği gibi, çöpten bir insan resmi çizdi. Beldeki omurga kemiğini andıran çizginin iki yanına, iki yuvarlak oturttu. Bunlar ne? diye sorduğumda, böbrekleri demişti. Çok gülmüştük “Baba böbrekler karnının içinde olur burada ne işi var?“ dediğimde “ben koydum” yanıtını vermişti.
Özellikle kırsal kesimde, kentlerde, varoşlarda herhangi bir kahvehaneye girip oradaki insanların eline birer kağıt verip, bir insan resmi çizmelerini isteseniz, çizdikleri çöpten adamlar olur.
Bir resim, göz, el becerisi ile beyin üretim mekanizmasının bir ürünüdür. Bizim insanlarımız özellikle insan figürlerini kolayca kağıda geçiremezler.
Tavuk, köpek ve at resimleri çizmelerini istediğinizde de karşınıza çıkacak resimler istediğiniz hayvanlara benzemez.
İnsanlarımızın resim yapma yeteneği gelişmemiştir. Çünkü özellikle insan resmi çizme, seyretmek, odada bulundurmak, inancımıza göre yasaklanmıştır.
Oysa insanın kendisi ve ayrıntıları, güzelliği, belliğimizden dışa vurumu da kağıda dökülseydi, hem kendimizi, hem de insanları tanımada çok şeyler kazanırdık. Çünkü insanı, o yüce vardığı tanırken, kendimizi tanımış olurduk. Biz ki, kendimizi canlı varlıkların en tepesinde görüyorsak, kendi büyüklüğümüzü özümlediğimiz oranda da yüceliriz. Bu yücelik tarihsel ve sosyal süreçte de yerini alır, tarihimizle aramızda köprü olur.
Figürde hayallerimiz ve ufkumuz bu yasaklarla karatılırken, bizler renkleri de pek bilmeyiz. Bir rengin on tonunun ayırımına varmamış bir kişi, ne denli resimden anlıyorum dese, bunun anlamı: Resmi sevmekten hoşlanıyorum demektir. Çünkü gene bizim insanlarımız “(çok azı dışında) renklerin iki tonu üzerinde dans ederler. Açık kırmızı-koyu kırmızı, açık kahverengi-koyu kahverengi, açık sarı-koyu sarı gibi.” Renklerin her tonunda, on farkı ayırt edebilmenin keyfi, piyanoda 60 notayı ayırt edebilen insanın Mozartı dinlerken aldığı keyfe ve zevke benzer. Müzikte iki nota ,resimde iki renk tonu ve çöpten insanlar, ya heykeller?....
Yarınki yazımı bekleyin…
3 yaşındaki çocukların çizdiği gibi, çöpten bir insan resmi çizdi. Beldeki omurga kemiğini andıran çizginin iki yanına, iki yuvarlak oturttu. Bunlar ne? diye sorduğumda, böbrekleri demişti. Çok gülmüştük “Baba böbrekler karnının içinde olur burada ne işi var?“ dediğimde “ben koydum” yanıtını vermişti.
Özellikle kırsal kesimde, kentlerde, varoşlarda herhangi bir kahvehaneye girip oradaki insanların eline birer kağıt verip, bir insan resmi çizmelerini isteseniz, çizdikleri çöpten adamlar olur.
Bir resim, göz, el becerisi ile beyin üretim mekanizmasının bir ürünüdür. Bizim insanlarımız özellikle insan figürlerini kolayca kağıda geçiremezler.
Tavuk, köpek ve at resimleri çizmelerini istediğinizde de karşınıza çıkacak resimler istediğiniz hayvanlara benzemez.
İnsanlarımızın resim yapma yeteneği gelişmemiştir. Çünkü özellikle insan resmi çizme, seyretmek, odada bulundurmak, inancımıza göre yasaklanmıştır.
Oysa insanın kendisi ve ayrıntıları, güzelliği, belliğimizden dışa vurumu da kağıda dökülseydi, hem kendimizi, hem de insanları tanımada çok şeyler kazanırdık. Çünkü insanı, o yüce vardığı tanırken, kendimizi tanımış olurduk. Biz ki, kendimizi canlı varlıkların en tepesinde görüyorsak, kendi büyüklüğümüzü özümlediğimiz oranda da yüceliriz. Bu yücelik tarihsel ve sosyal süreçte de yerini alır, tarihimizle aramızda köprü olur.
Figürde hayallerimiz ve ufkumuz bu yasaklarla karatılırken, bizler renkleri de pek bilmeyiz. Bir rengin on tonunun ayırımına varmamış bir kişi, ne denli resimden anlıyorum dese, bunun anlamı: Resmi sevmekten hoşlanıyorum demektir. Çünkü gene bizim insanlarımız “(çok azı dışında) renklerin iki tonu üzerinde dans ederler. Açık kırmızı-koyu kırmızı, açık kahverengi-koyu kahverengi, açık sarı-koyu sarı gibi.” Renklerin her tonunda, on farkı ayırt edebilmenin keyfi, piyanoda 60 notayı ayırt edebilen insanın Mozartı dinlerken aldığı keyfe ve zevke benzer. Müzikte iki nota ,resimde iki renk tonu ve çöpten insanlar, ya heykeller?....
Yarınki yazımı bekleyin…
Saygılarımla
Dr. Haydar Dümen
Nöroloji ve Psikiyatri Uzmanı
(0212) 293 33 10 - 11
Dr. Haydar Dümen
Nöroloji ve Psikiyatri Uzmanı
(0212) 293 33 10 - 11